Style Wanted

Style Wanted


 

“Sonsuzluk ve Ötesine”... Pixar’ın ilk uzun metrajlı animasyon filmi olan Oyuncak Hikayasi’ndeki Buzz Işık Yılı’nın mottosu olan bu iki kelime ile şu ana kadar nasıl dini içerikli bir program yapılmadığına hayret ediyorum. Esas kasıt nedir bilemem ama hayatın anlamlı bir yolda idamesi için yapılan her şeyin adanabileceği hedef nokta olarak belirlenebilir bu iki sözcük bence. Ama gelin görün ki hiç yoktan derin anlamlar yüklediğim bu sözlerin sahibi Buzz’ın robotluktan gelen mekanik, snob ve soğuk tavırlarını düşününce Teksas’ın tek kurşunluk zalimliğini barındırmayan, babacan Şerif Woody’i arıyor gözler.

 

Çocukluğu 90’larda geçenler için kısa bir flashback’in beraberinde, kabul etmeliyiz ki bizleri Western kültürüyle tanıştıran ilk şey Oyuncak Hikayesi’ydi. Onun aklımızda bıraktığı birkaç parça ve drama tarzı bilim kurgu sevenlerin iki lafından biri olan West World’ün bizde yarattığı etki kıyafetlerimize de yansıyabilir mi? Kovboy botları, süet püsküller, denimler ve eklenecek birkaç keskin detay bunu sağlamak için yeter de artar bile.

 

West World- When Calls the Heart

 

Vahşi Batı denildiğinde ilk akla gelen kovboylar: gururlu, kendinden emin ve itiraf edelim ki birazcık da ne iş yaptığını anlayamadığımız tiplemelerden oluşuyorlar. Alt karakter olarak karşımıza çıkan ve hafızamıza ilk anda gelmeyen çiftlik sahibinin maskülen tavırlı kızları ve onların yanında onlar için çalışan çiftçi kadınlar... Aynı döneme ait bu 3 karakter, içerisinde bulundukları sosyolojik konumun dışavurumunu giysileri ve kullandıkları objelerle o kadar açık bir şekilde ifade ederler ki, izlediğimiz herhangi bir Western filmde kimse çiftlik sahibini düello için arkası dönük 10’a kadar sayarken göremeyeceğini bilir. Aynı anda mağrur ve zarif öğeleri içerisinde barındıran bu konsept kimisine fazla sert kimine fazla süslü gelebilir. Tam bu noktada West World’den Dolores’in dizi içerisinde dillere pelesenk olan sözlerini aktarmadan geçmek istemiyorum:

 

“Bazı insanlar bu dünyadaki çirkinlikleri, kargaşayı görmeyi tercih ederler. Ben güzelliği görmeyi tercih ediyorum. Hayatımızda bir düzen olduğunu görmeyi. Bir amaç uğruna yaşadığımızı. İşlerin olması gerektiği gibi olacağına inanıyorum.”

 

 

Bir amaç uğruna yaşadığımız bu hayatı farklı tarzları deneyerek biraz hareketli hale getirebiliriz pek tabi ki. 80’lerden beri TRT penceresinden belki de gerçekte hiç görmediğimiz toz kokulu Vahşi Batı yaşamlarını izledik geçtiğimiz seneye dek. Sert mizaçlı vatansever John Wayne’i tanıdı çoğu kişi, belki de ilk kostüm partilerinde, şanslıysa Barış Manço’nun “Adam Olacak Çocuk” programında kovboy olmayı seçti böylece.

 

Alberta Ferretti - Christian Dior- Isabel Marant

 

Kostümler ve çocukluk geride kalmış olsa da nüansların varlığının kat be kat üstündeki gücü ile Vahşi Batı etkisi hala mümkün. Isabel Marant da aynı şeyi düşünüyor olacak ki neredeyse her koleksiyonunda Western temasından izler görüyoruz.

 

 

Gelelim bir başka Western objesi olan jean’lere. Madenciler ve gemiciler için dayanıklı iş kıyafeti üretmek maksadıyla icat edilen denim pantolonların sonrasında belki de hiç deniz görmemiş kurak toprakların insanları olan kovboylar tarafından meşhur edilmesi hayatın ters köşelerinden biri sadece. Aynı zamanda bir zamanlar işçi sınıfını temsil eden bu giysi “İşçisin sen işçi kal” melodramına hiç pabuç bırakmadan yıllar içerisinde bir popüler kültür simgesi haline geldi. O nedenle “Popüler kültürüm belli olsun, ama içinde Red Kit ruhu da olsun derseniz jean’ler bunun için biçilmiş kaftan.

 

The Quick and the Dead- Dr Quinn Medicine Woman- Giant

 

Başlangıçta bahsettiğim çiftlik sahibinin maskülen tavırlı kızını hatırlarsınız. Diğer tüm kadınlar sarı burçak tarlalarının hemen yamacında iki direk arasına gerilmiş iplere nasıl yıkandığını tahayyül bile etmek istemediğim bembeyaz çarşaflar asarken bu bahsi geçmekte olan hanım kızlar; silah çekmekte erkeklerle yarışır, ata biner ve tütün çiğnerlerdi. Burada aslında biz izleyiciye geçen duyguların sebebi, onların bilfiil içerisinde bulundukları halden ziyade kendilerine olan güvenleri, vurgulamak istemedikleri feminenlikleri ve varlıklı bir kız da olsalar bile yalın giyinmeleriydi. Tam anlamıyla oto portrenin tekstil kullanılarak ayan edilmiş hali.

 

Kendi içerisinde bin bir klişeyi barındırmasına rağmen yıllardır etkisini yitirmeyen vahşi batı tarzının altında yatan gizem, tek bir konsept altında farklı karakterlere uygun öğeleri bir arada taşıyor olması gibi gözüküyor. Ne diyelim, oralarda yabancıları sevmeseler de buralarda yenilikleri seven birileri olabilir işte.

“Hey dostum! Bu kasabada kimse yabancıları sevmez.”

- Bir Kovboy Filmi Repliği 

                                                                                                        

4 yorum

Yorum Yaz