Pardösü(lü)ler Nereye Gitti?

Pardösü(lü)ler Nereye Gitti?


 

Pardüse, pardesü, pardösü şeklinde yarattığı telaffuz karışıklığına ek olarak “pardösüler”, insanlar üzerinde duygu karmaşası yaratmak için de idealdir. Literatürde trençkota benzer, hafif bir dış giysi olarak tanımlanmış olsa da bu; pardösünün en cılız çağrışımı yaşadığımız coğrafyada. Seksenlerin başında kadınların giyinme haklarına edilmiş aşırı müdahaleye karşı bir tepki olarak ortaya çıkan pardösü, çarşafın modern, laikliğin “alert” verdiren yüzünü temsil ediyor.

 

Abdullah Manaz’ın “Siyasal İslamcılık” kitabında yer alan bilgilere göre 82 darbesinin ardından Kıyafet Kanunu’nu "aşkla, yeniden, kraldan çok kralcı" bir biçimde uygulamak isteyen devlet eli, farkında olmadan o dönem daha muhafazakâr siluetlerin ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor. Böylece kelebek ya da Cumhuriyet stili denilen iğnesiz tek düğüm küçük kare eşarplar yerini büyük ve sıkı başörtülerine bırakırken; dizle bilek arasına konumlanan etek boyları, yerleri süpüren kesimlerle yer değiştiriyor. Hiçbir şeyin birdenbire, sebepsizce ortaya çıkmaması hali burada da tezahür ediyor ve her şey adım adım baskılar sonucu şekil değiştiriyor. Pardösüler dönemin kadınları için artık birer siper, bayrak ve hatta kumaşla “Sana mı kaldı ulan?” demenin bir başka haline bürünüyor.

 

Hemen hemen tarife muhtaç hiçbir detayı bulunmuyor; bu bahsi geçen pardösülerin. Belki omuzlardan aşağıya inen on santimlik üç pili sadece. Onun dışında dümdüz, bol ve astarsız ve genellikle çarşaflardan farklı olarak, renkli. Yeşil ve pudra pembesinin tarifi en güç tonları, birdenbire sembolik hale gelen pardösülerin o dönem için en vazgeçilmez renkleri oluyor. Siyah, ekru ve kahverengi gibi temel renklerin yanına, adına radikal denilen bu giysinin canlı versiyonları da katılıyor.

 

Siyasi gerekçelere dayanan toplumdaki kadın değişimi, o dönemde ilk kez muhafazakar kadın giyim markalarının ortaya çıkmasına neden oluyor. 1982 yılında kurulan Tekbir mağazaları, din adamlarından alınan fetvalar eşliğinde açılarak, yalnızca özel dikimle kendine uygun kıyafet sahibi olabilen muhafazakar kadınlara yeni bir kapı araladı. O dönemde bu kapıdan en çok, kadınların ihtiyaçlarına en uygun dış kıyafet olarak gözüken pardösüler geçti. Hazır giyimin “Kelime-i Tevhid”i yönünde gerçekleşen bu atılım ile yeniliklerin peyda ettirdiği fırsat, değerlendirilmiş oldu.

 

Kavgalara konu olan, yalnızca muhafaza eden bir tekstil mamulü olmanın ötesinde pek çok kişinin derdi haline gelen bu sembolik giysi, çoğu şeye göre sınırlı sayıda değişime uğradı. Ta ki birden neredeyse ortalıktan kaybolana dek. Ama yine de sektörde faaliyet gösteren markaların artmasıyla ilk ortaya çıkışında eleştiri ve “Tövbe Estağfurullah”ları beraberinde getiren dar ve daha kısa versiyonlar ortaya çıktı. Mücadelesi verilmiş o şeyin zaferi ile hissedilen tatlı duygular artık kadınlarda başka istekler ortaya çıkarıyor gibiydi. Açlıkla sınanan birinin ancak doyurulduktan sonra tatlı konusunda kararsız kalacağı gibi, baskı ile zorlanan kadınların da özgür olduklarında yeni bir şeyler aramak istemelerini de normal karşılamak gerekti.

 

Öncelikle adına “kap” denilecek yeni bir dış giysi türedi pardösülere ikame olarak. Genç kızların anneleri ile aynı şeyleri giymek istememeleri ve kendilerini oldukları yaşta hissetmek istemeleri neticesinde ortaya çıkan bu yeni giysinin birkaç belirgin özelliği bulunuyordu. Sportif ya da davet çizgisinde olması, boyunun dizin hemen altında bitmesi ve renklerinin eskisine göre daha canlı olması. Peyderpey değişecek genel görünümün mola noktası işte bu kap’lardı.

 

Pardösülüler nereye gitti? Pardösüler nerede? Hiçbir yere gitmediler ve onları giyenler burada. Şimdi Orta Doğu’dan ithal abaya haliyle belki de tunik ve pantolon ile bir başka şekilde görüyoruz bu giysiyi ve onu giyen kadınları. Ama kimse bir yere gitmedi ya da bir şeyden vazgeçmedi. Her şeyin tekamülü yoğunluğun artması ile gerçekleşmek zorunda değildi ve pardösüler de artarak değil, şekil değiştirerek tekâmül etti. Varoluş gerekçesi ve inancını aynı şekilde muhafaza ederek.

  

 

9 yorum

  • profil
  • profil
  • profil
  • profil
  • profil
  • profil
  • profil
  • profil
  • profil

Yorum Yaz