Müslüman Dünyanın En Etkileyici 10 Kadın Yazarı Ve Biz Onları Niçin Tanımalıyız?

Müslüman Dünyanın En Etkileyici 10 Kadın Yazarı Ve Biz Onları Niçin Tanımalıyız?


Arapça kültür dendiğinde aklınıza ne geliyor? Erkek egemenliğiyle tanınan bir toplumun kadın yazarları hakkında ne biliyorsunuz? Üstelik bu kadınlar dünya çapında üne kavuşmuş, hatta ödüller almış ve akademik literatüre ismini yazdırmış kadınlar. Bazıları, Fatima Mernissi ve Asma Lamrabet gibi anadilleri olan Arapçada yazmayı seçmişler, hatta Aisha Abd Al-Rahman gibi Batılı toplumlarda bile erkek egemen sayılan edebiyat kanonuna Arabistan’da girmeyi başaracak kadar dili etkin olarak kullanıyorlar. Peki kim bu kadınlar? Tanıyalım, okuyalım, çevirelim, zenginleşelim.

1. ‘A’ishah al-Ba’uniyyah (Ölümü 1517)

Al-Ba’uniyyah tanınan en ünlü kadın İslam alimlerinden birisi, hem mistik bir şair hem de yazılarıyla dönemin alimlerini etkilemiş bir yazar. 2014 yılında eserlerini İngilizceye çeviren Homerin: “Aishah modernite öncesi İslam kültüründe düşüncelerini yazıya dökmüş az sayıda kadından birisidir. Hem şiir hem de ilmi meselelerde kalem oynatan yazar aynı zamanda İslam tarihinin en çok alıntı yapılmış kadınlarından birisidir. Kahire’nin ünlü şairleriyle şiir meclislerinde bulunduğu ve karşılıklı şiirler yazdığı biliniyor. Şiirleri genellikle Allah’a övgü ve hamd içeren konularda olmasına karşın şaşırtıcı kelime oyunları ve dil becerilerindeki yetkinlik ile de tarihe geçmiş. Öyle ki soylu çocukların eğitiminde cinas ve kelime oyunları açısından uzun yıllar örnek olarak okutulmuş.”  

2. Huda Shaarawi (1879-1947)

Mısır Feminist Birliği kurucusu bu muhteşem kadın hem kendisine kader gibi çizilmiş hayat yoluyla hem de İngiliz işgaliyle mücadele eden güçlü ve sembolik kadınlardan birisi. Hayatlarının neredeyse tamamını harem duvarları arasında geçiren Mısır elitlerinin son kuşağına mensup olan Shaarawi kendisinden büyük çocukları olan halasının oğluyla evlendirilmesinden itibaren özgürlüğün kadınlar için ne kadar önemli olduğunun idraki ile yaşadı. Kocasından ayrı kaldığı dönemde Kahire’de feminist mücadele toplantılarına katıldı, daha önemlisi milli bağımsızlık mücadelesine aktif olarak katıldı. Kendi deyimiyle “Allah’ın inayeti ile ataerkil baskıdan kurtulduğu” 40’lı yaşlarından itibaren hem konumunu hem servetini kadın hakları üzerinde yazmaya ve yayınlamaya adadı. 

3. May Ziade (1886-1941)
11 Şubat 1886 tarihinde Nasıra kentinde doğan Ziadeh erken dönem Arap yazarlarının arasında en etkili kadın figürlerden birisi olarak tanınır. Gençlik döneminde Fransız yazınına ve özellikle Romantik edebiyata ilişkin temelleri sağlam bir eğitim alan Ziade oryantal feminizmin öncüsü olarak da anılır. Şair ve yazarları ağırladığı edebiyat toplantılarının ünlü ev sahibesi Almanca, Fransızca ve İtalyanca’dan çeviriler yaparak Arapça kültür dünyasına görülmemiş tatlar kattı. Isis Copia adlı mahlasla yazdığı Fransızca şiir seçkisinin ardından kadın meseleleri, feminizm ve oryantalizm üzerine Arapça eserler yayınladı. 

 

 

4. Bint al-Shati / Aisha Abd al-Rahman (1913-1998)
Bint al-Shati mahlasıyla yazan Aisha ardında onlarca telif eser bırakan önemli bir eleştirmen, çevirmen ve köşe yazarı olarak kendi sesini duyuran kadınlardan birisi olarak tarihe geçti. Sosyal bir reformist olmaktan çok yazı alanında etkin bir özgürlük mücadelesi yürüten Aisha Lamartine, Byron, Cibran ve Shelley gibi Romantik yazarların kanonuna katılarak canlı, duyarlı ve mümbit hayal gücünden damıttığı eserlerinden gizem, melankoli ve keder gibi duyguları yansıttı. Öte yandan nostaljik bir Lübnan idealine dayandırdığı oryantalizm eleştirisi eserlerinde somut olarak hissedilir. 

 

5. Fadwa Tuqan (1917-2003)

Yirminci yüzyılın en etkili Filistinli şairlerinden birisi olan Tuqan’ın erken dönem eserlerinde geleneksel formlar sezilir fakat kısa sürede Arap şiirinde serbest nazım formunun öncülerinden birisi haline gelecektir. 1948’deki Nakba Günü (Büyük Felaket) akabinde İsrail’in Filistin işgali hakkında yazmaya başlar. 1976’deki Altı Gün Savaşları’nın ardından şiirindeki yurtsever temalar daha belirgin hale gelir. Zorlu Yolculuk adlı otobiyografisi İngilizce dahil birçok dile tercüme edilmiş, farklı ülkelerde ödüllere layık görülmüştür. Mescid-i Aksa intifadası sırasında hayatını kaybeden bu muhteşem şair, doğduğu şehir olan Nablus’un kuşatma altında olmasını hayatı boyunca hazmedemedi ve ömrünü Filistin halkının hüzünlü sesi olmaya adadı. “İntifada Şehitleri” adlı şiiri Filistinli gençler arasında en iyi bilinen şiirlerden birisidir. 


6. Zainab al-Ghazali (1917-2005)
Müslüman Dünyası ve İslam Ansiklopedisi   Al-Ghazali için ‘Mısır’ın önde gelen feminist İslamcısı’ tabirini kullanıyor. Feminist-İslamcı dendiğinde ne ‘İslamcı’ tanımının içinden çıkıyoruz ne de ciltlerce tartışılan feminist kelimesinin. Ama galiba iki kelime birleştiğinde herkesin aklında aşağı yukarı benzer şeyler beliriyor; Müslüman kimliğinin gerektirdiklerinin yanı sıra kadın meselesi üzerine kalem oynatan güçlü bir kadın. Müslüman Kardeşler ile dirsek dirseğe mücadele yürüten Muslim Women’s Association adlı derneğin kurucusu olarak defalarca tutuklandı, sorgulandı ve hapis yattı. Müslüman kadın hakkında yazdıklarıyla fikirleri Mısır’ın entelektüel çevrelerini aştı ve ardında feminizm üzerine kafa yoran her Müslüman kadının okuması gereken eserler bıraktı. 

7. Nawal El Saadawi (1931 – )
El Saadawi’s kurgu eserleri hiçbir zaman derlenemedi ama kadın meseleleri üzerine kaleme aldığı dağınık yazılar Müslüman kadınlar arasındaki etkisini koruyor. Iraklı romancı Ali Bader gibi tanınmış yazarların sıklıkla alıntı yaptığı bu zeki kadın toplumsal cinsiyet hakkında hem İngilizce hem Arapça yazılar kaleme aldı. Necip Mahfuz’dan sonra Arapçadan İngilizceye en çok tercüme edilen yazarlardan birisi olarak El Saadawi, Batılı feminizm teorisyenleri tarafından sıklıkla başvurulan düşünürlerden birisi. Bir sabah uyanıp eşiniz ya da babanız uyurken neden soğuk mutfakta bir kadın olarak sizin kahvaltı hazırlamanız gerektiği kafanıza takılırsa bunu bir başlangıç noktası olarak ele alabilir ve Saadawi’nin “Sıfır Noktasında Kadın” adlı kitabını okumaya başlayabilirsiniz. 


8. Fatima Mernissi (1940- 2015) 

Fas için Müslüman dünyanın neresidir deniyor tartışılır ama Fatima Mernissi Fas’ın (ve belki de Müslüman Dünya’nın) Virginia Wolf’udur demek inanın abartılı değil. Yazdıklarıyla dünya çapında üne kavuşmuş olan Mernissi “İslam’ın Feminist Yorumu” adlı eseriyle hem şimşekleri hem takdir dolu bakışları üzerine çekmeyi başarmış, Gulf ülkeleri dahil birçok ülkede yasaklanmış ve hemen hemen bütün Batı dillerine çevrilmiş bir kadın yazar; kadın bir yazar. “Kur’an-ı Kerim’in feminist bir yorumu olabilir mi” sorusu kafanızı kurcalıyorsa yasaklayarak yok sayma yerine belki Mernissi’ye göz atabilirsiniz. 
İşte Mernissi’ye ufak bir giriş: 
"Kendini hepten gaileye kaptırma; meselenin altını üstünü karıştır, iyice bak. Geçmişte neler olduğunu hatırlamaya gayret et ve neler olacağını kestirmeye alıştır kendini. Bütün ihtimalleri düşün sevgili Fatima, hepsini... Bu imansızlar memleketinde bir kadının hayatta kalmasının tek yoludur bu."
Haşime Teyze Müslümanlar hakkında böyle konuşuyor.
Peki, neden?…

(Peçenin Ötesi / İslam Toplumunda Kadın Erkek Dinamikleri)

9. Dunya Mikhail (1965 – )
Erkek general oldu.
Kız halk.
Savaştılar.
(Pronouns adlı eserinden) 

Irak doğumlu ABD vatandaşı Süryani şair, Bağdat Observer gazetesinde çalışırken dönemin Iraklı yetkililerinden gördüğü baskı nedeniyle 90’ların sonunda Irak’tan kaçmak zorunda kaldı. 2001 yılında Yezidi kadınlar, İnsan Hakları ve özgürlük konularındaki yazılarıyla Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ödülü’ne layık görüldü. Savaş ve yıkım üzerine yazdığı şiir seçkilerinden oluşan “The War Works Hard” adlı eseri New York Halk Kütüphanesi tarafından en iyi eser seçildi. Halen Michigan’da yerel bir üniversitede Arapça koordinatörü olarak çalışan şair İngilizce, Aramice ve Arapça dillerinde kalem oynatmaya devam ediyor. 


10. Iman Mersal (1966 – )
Şair olarak tanınan Mersal “In How to Mend” adlı etkileyici eseriyle mütevazi listemize giriyor. Anneliğin gizli saklı kalmış alanlarına girmekte hiç tereddüt etmeyen yazar anne ve yenidoğan bebeği arasındaki bağ ve ilişkinin insanlık tarihinin büyük anlatısına girmeye layık dahi görülmediği halde insanlığın devamlılığını mümkün kıldığını anlatıyor. Anneliği bir tür “verme” deneyimi olarak tanımlarken iki apayrı var olma biçimi arasındaki sınırsız ve koşulsuz sevginin bağlayıcı ve yine de tatmin edici oluşunu anlatıyor. Anneliği toplumsal pratiklerin yanı sıra başkalaşma deneyimi olarak okumak isterseniz ne yazık ki İngilizce bilmeniz gerekiyor çünkü İman Mersal’in eserleri henüz Türkçe’ye çevrilmiş değil. 

1 yorum

Yorum Yaz