Uzun zamandır beklediğim bir filmi nihayet izledim, Suudi Arabistan’ın ilk ve sayılı kadın yönetmenlerinden Hayfa El-Mansur’un Mükemmel Aday'ı, Körfez'de güçlü bir kadının öyküsünü anlatıyor. Yönetmenin Suudi Arabistan’da çektiği bir önceki filmi Vecide’ye benzer şekilde; sistemin içinde hayatta kalmak için yollar arayan kadınlarla karşılaşıyoruz bu filmde de. Bu bir film eleştirisi değil ama Mükemmel Aday, Suudi toplumunda kadını konuşmak için bizi doğru zemine taşıyor.
Önce yönetmenle başlayalım. Hayfa El-Mansur ekonomik olarak orta sınıf, siyasal olarak liberal, tek eşliliğin hüküm sürdüğü on dört kişilik çekirdek bir aileden geliyor. Filmlerinde yer alan kadınlar, o güne dek karşılaştıklarından izler taşıyor. Onun bu kadar organik ve başarılı işlere imza atması; içinde yetiştiği topluma eleştirel bir gözle bakabilmesi ve buradan çıkan hikayeleri anlatmak istemesinden kaynaklanıyor. El-Mansur için bu hikayeler "ötekilerin" değil, onun ve kardeşlerinin hayatı. O yüzden hiçbir filmi suni bir bakış, oryantalist ya da yakışıksız bir eleştiri içermiyor.
Mükemmel Aday’dan sonra, El-Mansur’un elime geçen bütün konuşmalarını izlemek istedim. Körfez toplumlarında konuşan bir kadın bulmak kolay değil, bunu yapan birini bulursanız; hiç kaçırmayın. Ben de öyle yaptım ve anladım ki söyledikleri en az filmi kadar net ve gerçekçi.
Suudi Arabistan’da kadın ve erkeklerin iş yerinde dahi bir araya gelmeleri yasak. O yüzden bir yönetmen düşünün, yardımcı yönetmenle ya da ekipten başka biriyle konuşmak için sürekli telsiz kullanıyor çünkü yanlarına gitmesi, sokakta meraklı gözlerle onları izleyen ve gerek gördüğünde onları şikâyet edecek insanları her an harekete geçirebilir. Fakat El-Mansur bu gibi durumlarda şalını ve abayasını hızlıca üzerine geçirip erkeklerin arasına karışmaktan korkmayan bir kadın. Onun deyimiyle, sinemaların yasak olduğu bir ülkede sinemacı olmayı hayal etmek ve bu filmleri çekmek tam manasıyla bariyerleri yıkmak anlamına geliyor.
Mükemmel Aday Ne Diyor?
Meryem; her gün gittiği kliniğin yolunu belediyenin bir türlü yapmamasından ötürü türlü sıkıntılar çeken bir tıp doktorudur. Yurtdışına konferansa giderken, sınırda kalır ve Meryem’in kendini keşfi başlar.
Film, Meryem’in arabasıyla çamurlu yollardan kliniğe ulaşma çabasıyla başlıyor. Bu hayli manidar. Çünkü Suudi kadınlar ancak 2018 yılında bu hakkı elde edebildi. Yıllar süren kampanyalar ve kadın hakları aktivistlerinin topluca araba sürme eylemleri kimi zaman hapis cezaları ile sonuçlandı. Yasak kalktı ama o kadınların bazıları hala terör suçu ile yargılanmaya devam ediyor.
Film ilerliyor, Meryem Dubai’deki bir konferansa gitmek istiyor. Bu yüzden babası pasaport işlemlerini hallediyor ama yurt dışına çıkış iznini yenilemeyi unuttuğu için Meryem sınırda takılıyor. Bütün bunlar size, vakit ayırılamayan prosedürün bir başkasına devri gibi gelebilir. Oysa 2019 yılında yayınlanan bir reform paketi ile ancak 21 yaş üstü Suudi kadınlar resmi evrak işlerinin bir kısmını kendileri halledebilme hakkını elde etti. Buna pasaport işlemleri de dahil.
Daha öncesinde bir telefon uygulaması ile resmi olarak kadınlardan sorumlu erkekler, yurt dışı çıkış izni, mal edinme, çocuk kayda geçirme, evlenme-boşanma gibi işlemleri kadınlar adına yönetiyordu. Yapılan reformlarla, bu hakların bir kısmı kadınlara devredildi ama yine de mahkemeler üzerinden erkeğin son söz hakkına sahip olduğu bir gerçek.
Meryem’in yurt dışına çıkarken artık babasından izin alması gerekmiyor. Bu iyiye işaret. 2019 yapımı bu filmde kadın karakter araba sürebilirken, 2012 yapımı Vecide’de şoförün önemli bir yer tutmasından hareketle tekrar etmek gerek ki; bu gelişme çok iyiye işaret. Bu nedenle El Mansur’un filmleri, dönüşümün ve toplumsal normların rahatça konuşulmadığı ortamda, hafıza oluşturmak adına oldukça önemli.
Neden Mükemmel Aday?
Meryem neden mükemmel aday derseniz, kafası fazlasıyla atan bu genç kadın yerel seçimlere adaylığını koyuyor. Bu da tabiki El-Mansur’un kasten parmak bastığı bir durum. 2015 yılından bu yana Suudi kadınlar seçme ve seçilme hakkına sahipler ama erkek rakiplerine kıyasla oldukça haksız bir rekabetin içindeler ve film bunu açık seçik ortaya koyuyor. Suudi kadınlar kapı kapı gezmekten, Snapchatle seçim propagandası yapmaya kadar her yolu deniyorlar çünkü erkekler önünde doğrudan paravansız konuşmaları, yüzlerini kampanya kapsamınca göstermeleri ve halka açık yerlerde seçim propagandası yapmaları yasak. Bütün bu hengamenin içinde bu kadınlar buna niye kalkışıyor diye düşünebilirsiniz. Sebebi çok açık; bu sistemin içinde denemekten vazgeçmeden özgür bir manevra alanı açmaya çalıştıkları için.
Ve son...
Bir kesime göre Arap kadınlar yalnızca süs ve makyaja olan ilgilerinden ibaret olabilir. Elbette her gözlem, gerçeğe bir parça göz kırpar ama asla bütünü tanımlamaya yeterli gelmez. Körfezden bir kadınla ne zaman ki çocukluk anıları üzerine konuşsak, hiç bisiklete binmediğinden bahsederler. Bisikletle koskoca krallığın ya da bu filmin ne işi olur şimdi demeyin, Vecide’ye gidin. Ufak ve sembolik adımların çok şey ifade ettiği bu coğrafyaya gidin ve bence bu filmleri izleyin.