Üniversite Tercih ya da Evden Terhis Dönemi

Üniversite Tercih ya da Evden Terhis Dönemi


 

Gönüllülük esasına dayanmadan bir embriyonun gelişimine dünyada devam etmesinin önemli merhalelerinden biri üniversite ve alan seçimi belki de. “Kimse ailesini seçemez ama işini ve eşini seçiyor” genellemeleri içinde yer alan kambur bir süreç; bölüm sonu canavarını geçmek için en doğru kalkanı seçme becerisi isteyen bir aşama hatta...

 

Evet onun ne olduğunu biliyoruz ve onun detaylı betimlemelere muhtaç olmadığı da aşikâr. Hazırlık sürecini önemseyenler için önemli, bahtın rüzgarına kapılmayı hicaz makamında bırakamayanlar içinse bir muammadır sınav sonrası tercih dönemi. Beklentilerin gerçekliğe kavuştuğunu görmek isteyen kan bağı sahipleri için de üst düzey ehemmiyete sahiptir aynı zamanda. "Ben sana demiştim" demenin ve bireysel tecrübeleri etrafa hunharca savurmanın vakti geldi de çattı işte. Sağanak öneriden kaçış yok!

 

Kendilerini çocuklarında var eden -kimi zaman da tamamlayan- ebeveynler için sınava hazırlanan öğrenciden çok daha kritik bir süreçtir tercih dönemi. Flashbackler sarar evin salonunu ve bir sebeple tecelli etmeyen kader, yavrusunda gecikme faizi ile gerçekleşsin ister aileler. O zamanın makbulü, bugünün insanını maktule mi çevirecek düşünmeksizin hesaplar yapılır evlerde. Altın bileziğin periyodik tabloda bakırdan aşağıda olmasına tezat bir değer biçme yöntemi bu aslında. Bu genel geçer değerlendirmeden sonra su için gerekli olan hidrojen ve oksijeni de temin etmek kolay, para için gerekli olan bakır ve nikeli de. Hele bir mesleğin olsun da…

 

Belirli bir zaman dilimiyle kısıtlanmış bugünlerin gelişinden önce herkesin idealist bir biçimde herhangi bir mesleğe karşı ufak da olsa bir arzusu olduğu varsayımı hakimdir toplumda. Büyüyünce ne olacaksın sorusuna aşçı cevabını almak çocukluktandır ve muhtemelen o sabinin karnı acıkmıştır da bu cevap ondandır denilir kolayca. Fakat bu çocuğun Michelin yıldızını almayı hedeflemesi savuşturulacaklar listesinin önde gelen maddelerinden biri olur iş masaya ciddi ciddi konduğunda. Kabul görmüş meslekler, ailenin büyüğünü zamanında ihya etmiş ve bugün de seni ihya edeceği farz edilen çalışma alanları seni kolları arasına alır birden.

 

Burada kendi isteğini yapmak ve akışa ayak uydurmak şeklinde iki ihtimal var gibi gözükse de durum çok daha karmaşık bir yerde. Anadolu’daysan ve artık gitme vakti geldi hissi vuku bulmuşsa; seçenekler, artık gidilmesi arzulanan şehrin sunduklarıyla kısıtlanabilir ya da aileyle yaşama hududu sınav gününün ertesinde artık aşılıyor gibi hissedildiği anda; yaşanılan şehrin dışında herhangi en iyi yer olarak sıralanabilir. Kişiden kişiye değişen buna benzer çok sayıda vaka sonucunda hadi sıralama yapalım evresi gelir birden. Yüzlerce kişi arasında yerleşilen sıralama, çok sayıda üniversite, iş olanağı olan/olmayan bölüm alternatifleri içerisinde eş-le-şi-yo-ruz sürecidir bu.

 

Bugünleri geride bırakanlar o yazı çok iyi hatırlar. Her şey olabilir de hiçbir şey değişmeyebilir de. Birdenbire su ve elektriği açtırmak için bir devlet dairesinde sıra beklemek de mümkün, bir akşam vakti aileye nerede olduğunu açıklıyor olmak da. Üstelik bunların tamamı hala daha gelecekte hangi mesleği yapacak olduğundan bağımsız olarak insanın karşısına çıkan sayısız ihtimaller havuzunda. Adı seçim dönemi mi seçilim süreci mi belli olmayan kararın sonucunda, hayatına yeni bir yön vermeni sağlayan o müthiş son karar anı duruyor tam da karşında.

 

Televizyondaki üniversite tercih programlarından metro girişlerinde stant açmış seni bekleyen özel üniversite danışmanlarına kadar herkes katkı sağlamak ister bu özel döneme. Hazırlığı olan bir bölüm yazayım ilk sene gezerim düşüncesi mi yoksa hazırlığı atlamak için şimdiden İngilizce kursuna mı gitsem sorusu bile durur karşında büyük harflerle. Çünkü bir bildirim vardır belleğinde bu konuya dair. Birileri sana söylemiştir “Bu iyi” diye. Ve tecrübe sahibi olmak belki de yalnızca ikinci kez bu sürece dahil olanlara mahsus ayrıcalıklı ya da ihtilaflı tuhaf bir özelliktir.

 

Bütün bu varyasyon denizinde yeni bir belirsizlik açmaya lüzum yok bu yazıyı okuduktan sonra. Kimsenin hayatı bir filmle ya da bir kitapla değişmez çünkü aslında. Hayatın senin yıllarca üst üste koyduğun kişisel anlarda. Kararların ise onları birbirine bağlayan çamurlar yalnızca. Aynı senin de bir çamurdan ibaret olman gibi aslında. Su ve topraktan. Koşullara göre şekil alabilen, zamanla şekillenen yumuşak bir yapıdan ibaret sen, kendine kendi şeklini kendi kararlarını ver. Şansın bol olsun!

Bu yazıya ilk yorumu siz yazın.