Bizim Mahallenin Kara Kuzuları

Bizim Mahallenin Kara Kuzuları


Geçen yıl hani Çukur Mahallesi tarumar olduktan sonra, yeni sezon tanıtımlarında Kara Kuzuların içinden birisi bu yasa dışı kardeşlik grubunun manifestosunu anlatıyordu. Bahsedeceğim grup yasa dışı bir grup değil, ancak kafamızdaki normun dışında kalan ve görür görmez ayırdığımız bir grup insan. Başörtüsü takan ama bir türlü örtüsünü beğendirmeyi beceremeyen kara kuzu örtülüler. Bu grubun dar ve gerçek bir tanımını yapmak aslında çok zor çünkü içinde bulunduğu gruba göre herkes bir kara kuzu adayı. Bir mahallede pardösü giymeyen, başka yerde hızma takan veya fazlaca tesettürlü giyinen… Hepimiz kafamızdaki muhafazakarlığa sıkı sıkı tutunduğumuz için, bizden az farklı olan hakkında atıp tutmaya bayılıyoruz.

 

Kara kuzuluk müessesi bize ne kaybettiriyor aslında bunu birlikte düşünelim istedim bu yazıya başlarken. Açık-kapalı bütün kadınlar kardeştir ya da kadın kadının kurdudur gibi saçma klişeleri bir kenara bırakıyorum. Sadece başörtülü insanların hala, değişen iktidarlara rağmen ve belki bu yüzden hala, ayırımcılığa maruz kaldığı, dışlanmış hissettiği bir dünyada kendimize neden başka dışlanma sebepleri yaratıyoruz? Örtünün önünden görünen üç tel saç mesela nasıl oluyor da insanları bir Instagram kişisine küfredebilecek noktaya getiriyor? Öfkemiz hep bir yerlerde durduğuna inandığımız haklılık terazisine uymayan her duruma mı yöneliyor?

 

Zamanın en severek güldüğüm önermesi örnek olmak meselesi. Fıkhi bakımdan muğlak duran konularda ya da aslında bir emre değil de alışkanlığa dayanan meselelerde bile çok seviyoruz “Ama kötü örnek oluyorsun” demeyi. Koca bir dünyayı avuç içinde taşıdığımız bu dönemde yetmiş milletten insanın aynı adetlere göre davranmasını istemek gibi bir durum bu. İnternet çağının başlarında ben üniversiteye gidiyordum ve İngiltere’deki Müslümanlarla ilgili bir haberde ojeli başörtülü kadınlar görmüştüm. Ne kadar şaşırdığımı ve aslında sevindiğimi anlatamam. Sevincim “Oley be ben de oje sürebilirim” değildi, başka başka örtünme ihtimalleri bana kendimi gerçekten daha özgür hissettirmişti. Onlar yapıyorsa günah değildir diyecek kadar basite indirgediğini düşünmüyorum kimsenin meseleyi. Sadece özgürlük dediğimiz alan üzerimize kapanır gibi olduğunda başka türlü giyinivermek, davranıvermek ihtimali ne kadar da iyi geliyor, bundan bahsediyorum. A başörtülü kızlar oje sürmüş ve kimse onları dinden çıkarmamış mı? (2000’lerin İstanbul’undan sesleniyorum sizlere).

 

Kaç kişi Allah korkusu yerine toplum baskısı yüzünden dolap önünde yarım saat daha dikiliyor her sabah? Her anımızı yaşadığımız o “elalem ne der denen put” içimizde değil, aramızda, birbirimizle aramızda duruyor.

 

Çok yakın bir arkadaşım ki kendisi tesettür ala tesettürlü giyinir, eskaza Çarşamba’ya gitse kimse yadırgamaz, burnunda küçük bir hızma olduğu için maruz kaldığı “tebliğleri” anlattı geçen gün. Bir akademisyenden bahsediyorum. Ve çevresindekiler tercihlerine bu kadar bodoslama dalma cesareti buluyorlar, sorgulayabiliyorlar: “Ya bişiy sorucam, neden hızma takıyorsun”, yargılayabiliyorlar: “Bunu takarak ne kadar günaha girdiğini biliyorsun di mi?”, ve en güzeli empati yapıyorlar: “Senin yerinde olsam takmam akademisyensin sonuçta, insanlar seni ciddiye almaz.” İşte beş vakit namazında, kendi halinde bir insan kara kuzuluğa bu kadar kolay terfi edebiliyor; canı hiç de günah olmayan bir şekilde takı takmak istediği için.

 

Peki bu kara kuzuları neden bu kadar çok seviyoruz? Neredeyse girdiğimiz her ortamda, bulunduğumuz her platformda bir kara kuzu bulmak ve "karalamak" için çırpınıyoruz diyeceğim. Bu yazı işte bu basit merak duygusu ile yazıldı. 

 

Ne elde ediyoruz bu yargılamalar sonunda? Gerçekten bunun sosyolojik olarak araştırılmasını çok isterdim. Kaç kadın daha “entel” çevrelerde tutunabilmek için pardösü yerine ceket giymeye başladı mesela? Kaç kişi Allah korkusu yerine toplum baskısı yüzünden dolap önünde yarım saat daha dikiliyor her sabah? Her anımızı yaşadığımız o “elalem ne der denen put” içimizde değil, aramızda, birbirimizle aramızda duruyor. Ne kadar dar bakışlarımız varsa o put da o kadar büyüyor. Kendisi olmayı seçen bütün kara kuzuları o puta karşı durabildiği için tebrik ediyorum, gözlerinden öpüyorum.

 

Son Not: Siz hiç kara kuzu oldunuz mu? Ne yaptınız da karalandınız, anlatsanıza! 

4 yorum

  • profil
  • profil
  • profil
  • profil

Yorum Yaz