Yeni Dalga Bir İyileşme Yöntemi: Regresyon

Yeni Dalga Bir İyileşme Yöntemi: Regresyon


Bilinçaltı konusunda Freud kadar çığır açan bir düşünür ve psikoterapist Carl Gustav Jung, insanı oluşturan şeyin bilinç, bilinçaltı ve zihin arasında yaşanan itişme olduğunu söylemişti. Bu itişmede bir denge bulmak, daha mutlu bir hayat sürmek acaba halı altına süpürür gibi bilinçaltına süpürdüğümüz duygularımızı temizlemekle mümkün mü? Bilincimiz ne kadar güçlü? Bilincimizi güçlendirmek ve zihnimizle bilinçaltımız arasındaki sağlıklı bir ilişki kurmak nasıl mümkün olur? 

Bilinçaltı/Regresyon Terapisi Nedir?

İnsanın diğer canlılara göre çok daha karmakarışık olduğunu biliyoruz. Dünyada yaşadığı hayatın anlamını arayan, buna muhtaç olan tek varlık belki de insan. Bu anlamı ararken bir yandan da hayatını sürdürmek zorunda ama insanın kültürel varlığı o kadar karmaşık ki her duruma vermesi gereken tepkiyi ölçüp tartıp, kesip biçip verecek ne zaman ne de enerji var. Hayvanlarda avlanma, üreme gibi temel yaşamsal faaliyetleri sürdürmeye yarayan sistemin biraz değişiği aslında bilinçaltı, olaylara verdiğimiz tepkileri ve duygularımızı belirliyor. Yani doğumdan itibaren yaşadıklarımız (hatta bazı fikirlere göre atalarımızdan da aldıklarımız) bir nevi hayatımızı sürdürürken bir tür kodlar oluşturuyor zihnimizde. Ve eğer bilinçaltımızdan süzülen bu karmaşık kodlar hayatımızı olumsuz etkiler hale geliyorsa, geri dönüp bu kodları ayırmak, kendi yaşantımız hakkında daha bilinçli düşünmek lazım. Bilinçaltı terapisi bir bakıma kişisel geçmişimizden yola çıkarak şimdimizi dönüştürme çabası. 

Gerçekten İşe Yarıyor mu? 

Regresyon ya da bilinçaltı terapilerini deneyimlemiş kişilerin sorunlarına bağlı olarak verdikleri reaksiyon da değişebiliyor. Bir terapiden hiç faydalanamadan çıkanlar olduğu kadar tamamen hayatım değişti diyecek kadar etkilenenler de var. Bu, danışanın hazır bulunuşluğuna ve çözmek istediği sorunun yapısına da bağlı bir durum. 

Temel olarak bilinçaltı terapileri;

Tıbben sebebi bir türlü bulunamayan ağrılar ve rahatsızlıklar, 

Depresyon, üzüntü veya yaşama sevincinin kaybı gibi sorunlar, 

İlişkilerde birbirini tekrar eden problemler, 

Özgüven eksikliği, kıskançlık, değersiz hissetme gibi negatif duygular, 

Sürekli erteleme ve motivasyon eksikliği, 

Olumsuz önyargılar,

Kurtulmak istediğiniz takıntılar ve kötü alışkanlıklar gibi sorunlarda etkili oluyor. 

Ancak tabii ki eleştirildiği, bir bakıma işe de yaramadığı iddialarına dayanak olarak sunulan noktalar da var. Bütünüyle bu tür bilinçaltı terapileri iki açıdan eleştiriliyor. İlki, terapi veren insanların bazılarının bu alanda aldıkları eğitimin yetersizliği. Bugün masaj terapisti olmak için bile en az iki yıl yoğun bir eğitimden geçmek gerekiyor, ama bazı “merkezlerde” iki günlük eğitimin ardından sertifika alınabiliyor. Bu sertifikalar sonucu bilinçaltı gibi derin bir konuda ne kadar yeterli bilgiler edinilebildiği de tartışmalı hale geliyor elbette. Bu bakımdan, mutlaka psikoloji alanında eğitim almış olan, klinik psikoloji alanında yüksek lisans yapan bir terapiste görünmek gerekiyor. 

Dini açıdan ise bu tür yaklaşımların ön kabulleri ve varsayımları eleştiriliyor. Şimdiyi kişisel ya da kolektif, geçmişin bu kadar belirliyor olması, karakter ve davranış kalıpları üzerinde etkili olması dini açıdan insanın iradesiyle davranan bir varlık olarak tanımlanması ile çelişiyor mu gibi bir soru çıkıyor ortaya. Ama sonradan belki insanın kendi varlığının anlamını bulması, karşısına kader olarak çıkan bir yığın soruna çözüm arayıp bu dünyadaki yaşantısını daha mutmain hale getirmesi varoluşsal bir görev olarak düşünülebilir. İnsan iradesi karşısına çıkan sorunları çözmeyi de kapsıyor ve bu dünyadaki varlığını daha anlamlı hale getirmeye çalışan bir Müslüman olarak bilinçaltındaki heybeye neler doldurulmuş görmek ve eğer bir kısıtlılık varsa bunu çözmek, tıpkı klasik bir terapide yapıldığı gibi, bir iyileşme süreci olarak görülebilir. 

Regresyon Terapisinde Sizi Neler Bekliyor? 

Hipnoz, kendi kendine telkin, reiki ile mental temizlik, regresyon, ışık köprüsü ve bilinçaltı terapisi bu alanda ilk akla gelen yöntemlerden bazıları, ancak kullanılan araçlar bunlarla sınırlı değil. Terapistin öngördüğü, danışanın iş birliği ile başka yöntemler geliştirmek mümkün.

Temelde kullanılan teknik gevşemiş bir zihne dayanır, hipnoz gibi doğrudan bilinç altına uzanan yöntemler içermez. Bu noktada iki kavram öne çıkıyor; blokaj ve çözülme. Doğumdan itibaren bir kişinin hayatı boyunca maruz kaldığı olumlu ya da olumsuz yargıların zihinde yarattığı tıkanmaya blokaj deniyor ve kendimize olan inancımızı, isteklerimizi gerçekleştirme konusundaki ihtimallerin önünü bizim tıkamamamıza sebep oluyor. 

Regresyon terapisi sırasında terapist bilincin elindeki malzemeyi (semboller, arketipler, çağrışımlar vb) kullanarak danışanın oluşturduğu hikayeye odaklanır. Sunulan hikayenin doğrudan bilinçaltındaki bir kolaj mı, geçmiş yaşam anımsaması mı yoksa vizyon mu olduğunun önemi yoktur. Önemli olan, gerçek olanla sanal olanı ayırt edemeyen bilinçaltıyla konuşabileceğimiz ve anlaşabileceğimiz ortak bir dil yakalanabilmesidir. Bu sayede, bilinçaltına sanal olarak doğru uyaran verildiğinde yaşanan dönüşüm, gerçeklik düzeyinde de etkisini göstermektedir.

Bu tür çalışmalar genellikle dört bölümden oluşur;

Hikaye’nin aktarımı, 

Bilinç (buna farkındalık da denebilir) düzeyinin yükseltilmesi, 

Keşfedilen sembollere dayanarak sorunla yüzleşme, negatif duygunun boşaltılması ve şimdi’ye dönüş,

Değerlendirme. 

Bütün yeni dalga iyileşme yöntemlerinin vaadi geleneksel psikoterapinin metodolojik olarak tıkandığı noktalara taze bir bakış açısı getirmek. Belki bu alanda klinik çalışmalar çoğaldıkça ve yazın çeşitlendikçe başka şeyler öğreneceğiz insan beyninin prensipleri alanında. Şimdilik emekleme aşamasında ve çok “yeni” ancak denemeye değer. 

Bu yazıya ilk yorumu siz yazın.