Yemek Yapmak ve Bazı Tarifler

Yemek Yapmak ve Bazı Tarifler


 

Hello! N'aber, n'apıyorsun?

Ben mi?

Ben hiiiç.

Mesela hiç spor yapmıyorum. Bir uygulama indirdim tabii ki, ama bir dakika bile kullanmadım. Günde 16 saat çalışırken okumak için yanıp tutuştuğum hiçbir kitabı da okumuyorum. İnsanları arayacağım deyip aramıyorum bir de. Uyku düzenim filan da yok tahmin edersin ki. Ne zaman istersem o zaman uyuyor, ne zaman istersem o zaman uyanıyorum. Bir de herkes uyuyunca ve saat çok geç olunca, terasta oturup boş boş İstanbul’a bakıyorum. Dünya yansa -ki yanıyor zaten- umurumda değil.

Tüm bunların yerine bol bol yemek yapıyor ve düşünüyorum. Bir gün beşamel soslu fırında makarnanın sosunu bir o yana bir bu yana karıştırırken hayatın anlamını, öbür gün bol ekşili kısırın tadına bakarken pandaların neden üremekte ayak dirediğini, bir sonraki gün kuzukulağından kocaman bir salata -hem de çıtır çıtır soğanlı- hazırlarken annemin çuvalla soğan alıp hepsini çürütmeden nasıl bitirebildiğini ve annemin nasıl olup da mutfaktaki her şeyi bildiğini düşünüyorum.

 

Yemek yapmanın kadın olmakla ve kadın olmanın hassas olmakla, hassas olmanın güçsüz olmakla ve güçsüz olmanın önünde sonunda mutsuz olmakla ilgisi olduğuna yıllarca inandığımı fark etmem tam olarak bu ana denk geliyor. 

 

Beceriksizce yoğurup daireler halinde kestiğim, sonra da külah gibi şekillendirdiğim hamurun içine bol kimyonlu, patatesli ve bezelyeli harcı doldururken mutfağı sevmeye ne zaman başladığımı düşünüyorum. Çocukken mutfaktan çıkmayan bir velet değildim, hatta üniversiteye kadar yemek yapmışlığım sayılıdır. Kişisel tarihimin ilk hamuru sebebiyle olacak, samosalarım istediğim gibi olmuyor. Benimkilerin tipi hiç de Asya’daki o palm yağında kızartılmış mide katili sokak tezgahı samosalarına benzemiyor. Havaya girmek için yaktığım tütsü işe yarıyor neyse ki. Yemek yapmanın kadın olmakla ve kadın olmanın hassas olmakla, hassas olmanın güçsüz olmakla ve güçsüz olmanın önünde sonunda mutsuz olmakla ilgisi olduğuna yıllarca inandığımı fark etmem tam olarak bu ana denk geliyor. İnanmışım yani, düşündükçe anlıyorum. Sonra bir noktada buna inanmayı bırakmışım.

 

Havanın parlak olduğu günlerden birinde, pencereler sonuna kadar açıkken, yağsız ve tuzsuz haşlanmış pirincin üzerine tereyağında kızartılmış organik yumurtayı hafifçe bırakırken ben; yemek konusunda tutucu olan insanlara niye uyuz olduğumu düşünüyorum. Hayır deneyip sevmemek ayrı, ama tadını hiç bilmediğin bir şeye neden burun kıvırıyorsun? Bu nasıl bir önyargı? Ben de önüme yarı canlı deniz ürünlerinden oluşan bir salata koyulduğunda ilk bir tereddüt ettim tabii, denedim sonra ve tükürdüm geri. Ama sen şu ‘’gad pai kro’’yu bir dene önce, tabaktaki her şey pişmiş en azından. Dünyada bunca lezzet, bunca güzellik, bunca baharat, ne bileyim muskat diye şipşirin bir şey varken senin ısrarla kavurmalı pilav yemeye temayülün neden?

 

Bir başka gün beni sinir eden baklagillerden biriyle yüzleşiyorum: nohut. Sinsi ve edepsiz nohut, geçen seneden kalmış ve üstelik pişmiyor bir türlü. O sinirle bütün nohutları haşlayıp bitirmeye karar veriyorum. Birazı humus oluyor, birazı bol yeşillikli salataya giriyor, bir kısmı baharatlanıp doğruca fırına. Böylece nohut meselesi kapanıyor. Annem beni faydalarına ikna etmeye çalışınca, bundan sonraki hayatımda konserve olanları kullanmak kaydıyla kabul ediyorum onu hayatımdan tamamen çıkarmamayı.

 

Bir başka gün, bilmem ne tarifi ararken, salepin orkide kökünden elde edildiğini öğreniyor, büyük şaşırıyorum. Sokağa çıkabiliyor olmayı, yoldan geçen insanları durdurmayı ve tek tek bu gerçeği söyleyebilmeyi istiyorum. Bir insan bu yaşa kadar bunu bilmeden nasıl gelmiş olur? İnanılmaz bir cahillik. Dahası var, maya, kuru maya, instant maya, ekşi maya gibi şeyler varmış hayatta ve bunları henüz öğrenmedim. Şu anlık niyetim de yok. Ay hem canım nasıl isterse, benim tatlı canım. Benim tatlı ve cahil canım.

 

Çeşitlilik, değişiklik, belli sınırlar içindeki füzyon mutfakçılık, bir püf nokta, sosa kattığın azıcık karabiber, ya da o yoğurtlu mezeye eklediğin cevizleri tereyağında iki dakika kavurmak... Mutfakta bunların peşindeyim. Küçük heyecanlar peşindeyim anlayacağın.

 

Bir sabah, aniden, tortilla için patatesleri tortillaya yakışan şekilde doğrarken, kendi karnını doyuracak kadar yemek pişiremeyen insanlara bileniyorum. Bir insan nasıl yetişkin olur da kendini besleyecek minimum yemek bilgisine sahip olmaz? Hayır, nasıl yani? Hep birileri mi besleyecek seni şekerim? Hep sipariş verip bekleyecek misin o kuryeyi? Gerçekten mi? Bari birkaç yemekte iyi ol. Bu konuya haddinden fazla geriliyorum, bu da ayrı manasız. Bunun da saçma bir başka sebebi var muhakkak. Kendine yetmekle ve hazırlıklı olmakla bir şeylere. Bunu yarın turta yaparken düşünmeye karar veriyorum.

 

Bir akşam Ayşe diyor ki: ‘’Bak ne şanslıyız sen yapmayı seviyorsun ben de yemeyi, müthiş bir uyum! Ya ben yemeyi sevmeseydim? Ya da yalnız yaşıyor olsaydın?’’ Ee haklı, bir masanın etrafına dizilip akşamı eriterek, salatanın suyuna ekmeği bana bana sohbet edip yemek yemek benim de sevdiğim. Tek başına pek bir anlamı yok sanki. İspanya’da Erasmus’ta yapayalnız yaşarken ben, kuşkonmazı bol ve ucuz bulup her şeyi kuşkonmazlı pişirirken ve yerken kendi kendime; çok da keyif aldığımı hatırlamıyorum tek kişilik ziyafetlerden. Sofralar muhabbetle güzel.

Bir insanı tanımak için tam olarak ne yapmak gerekiyor bilmiyorum ama, yemekle kurduğu ilişkiye bir dikkat et derim ben, sana biraz ipucu verebilir. Şimdilik yukarıda bahsettiğim yemeklerden birkaç öneri bırakıyorum sana, şifa niyetine.

 

Bence bir dene: 

1. Patatesli Bezelyeli Samosa: Bence baharatını bol tut, özellikle kimyon. Tarifi Google’da arat, benimki biraz tatasızdı zira.

2. Gai Pad Kra Pao: Mösyö Şokola’nın tarifi, çıldırırsın. @mosyosokola

3. Dutch Baby Pancake: Bu pankekin bu kadar kolay olduğunu bilsem bin yıldır yapardım ama ilk kez denedim sonuç oldukça şanlı şöhretli açıkçası. @susanspungen

4. Bakla Fava: Bunu yedirdiğim ev arkadaşım iştahla yiyordu sonra dedi ki: ‘’Gülfem bu ne?’’ Bakla olduğunu öğrenince tadının değiştiğini iddia etti, yersen sen de şu hesapta veriyor tarifini: @lailacooks

5. Tortilla: Patatesli yumurta özünde, ama şekli şemali daha kalın olması filan, değişik yine de ne bileyim, seviyorum bu arkadaşı ben.

Sevgiler,

g.

2 yorum

Yorum Yaz