Alışveriş Pratikleri Mi Ayırır Sınıfsal Bazı Şeyler Mi?

Alışveriş Pratikleri Mi Ayırır Sınıfsal Bazı Şeyler Mi?


 

Annelerin, çocuklarını yalnızca önemli günlerden önce alışverişe çıkardığı ve hep aynı mağazaya götürdüğü o yılları hatırlıyor musunuz? A’dan z’ye bütün kıyafetlerin senede iki ya da üç kez aynı yerden alındığı bir doksanlar klasiği. Bu aslında bir çocukluk anısından ziyade ihtiyaca binaen ortaya çıkan bir eksik giderme halidir. Seçenek yok, ebeveynin fikri hak, bedenler bir beden büyük. Bilirsiniz.

 

Geçmişten bugüne dönersek, alışverişin geldiği son nokta ve internetin buna etkileri konusunda artık söylenmemiş hiçbir cümle yok. Tekrar etmeyeceğiz. Doksanların anneleri değişti. Kendileri, çocukları ve hatta torunları için, alışveriş biçimlerini değiştirdiler. Tüm bunlar bir yana o insanları artık alışveriş tercihlerine göre türlere ayırmak mümkün. Konunun geleceği asıl yer de işte tam olarak orası.

 

Kategorize etmeyi iki ile sınırlandırıp, iki tip insandan bahsedelim istiyoruz. Bunlardan ilki her an pazar tezgâhı yanında ya da alışveriş sitesi yorumlarında ne, nereden, nasıl alınır doktorası yapmış kişilerden oluşuyor. Zara’nın ayın kaçında indirime gireceğini doğum tarihi kadar iyi bilenler olduğu kadar yeni koleksiyonları dört gözle bekleyip her şeyi sezon sezonuna alan ayrı kategoridekiler de var.

 

Alışveriş dünyasının taktik ve teknik üstadı, Eren Holding’in Sanal Çadırı’nı bir sırtlan edasıyla pusuda bekleyen insanlar... Bu kişiler, bir eşyayı asla mevsiminde almazlar. Kışa girerken gözlük, mayo ve deniz kolluğu; yaza girerken eldiven, mont ve bot alırlar. Mevsimlerin aksine geliştirdikleri bu teknikle sezonda üç katına kadar çıkan fiyat artışlarından etkilenmez, o sezon hangi rengin moda olduğu hiç önemli değildir. Bu uğurda genellikle şehir dışına konuşlanmış outletlere beş vesait değiştirerek ulaşmak onlar için işten bile değildir.

 

Benzini her daim elli liralık adamın bir yerden akrabasıdır ilk kategoridekiler. Enflasyon artışı ya da kur kaynaklı fiyat artışlarından etkilenmez ve bir tişört için belirledikleri elli lira sınırını yıllar boyunca aşmazlar. Kendi sınırları vardır, bu ilkeli ve kararlı duruşla aradıklarını da eşe dosta kıyasla kolaylıkla bulabilirler. "Bu Haberi Okumadan Markete Girmeyin, Çıkarken Üzülmeyin" manşetleri onlara yönelik değildir; zira market aktüellerine dayanarak iki hafta sonra Stanley termosun mahallelerine gelip gelmeyeceği, bilgileri dahilindedir. Çünkü evren niyet mekanizmasına sıkı sıkıya bağlıdır ve arayan bulur. Tezgahın altına eli sokup ters yüz etmek suretiyle aranması gerekse de aranan, aranıyorsa bulunur.

 

Sıra geldi askıların aynı yöne bakması hususunda hassas, kalabalıktan imtina eden, her daim indirim bitişinin ertesi gününe denk gelen, promosyon kodu nedir bilmeyenlere... Bu kimselerin asıl amacı modaya uygun giyinmek değil; neye ne zaman ihtiyaç duyuyorsa o zaman almaktır. Otel rezervasyonunu bir sene önceden değil son anda ayarlarlar; tatil alışverişini bir hafta önceden yapar, dışarı çıkarken de çantasına atıştırmalık atmak yerine geçerken büfeden bir şey alırlar. Muhtemeldir ki masadaki kapalı su adisyona yansır korkusu hiç taşımamışlardır. Açar içerler.

 

Hem çok şeyleri var; hem de hiçbir şeyleri yoktur ikinci tip insanların. Kaplumbağa kabuğu desenli gözlükleri yoktur mesela, bir yenisini almaları gerekir mecburen. Hemen influence edilip, ihtiyaçlarının ne denli elzem olduğunu anlatırlar ilk kategoridekilere ısrarla. Bu esnada shopping gerillalar onlara bir umut öneriler sıralar.

 

İşte böyle kolaydır insanlar ikiye ayrılır, demek. Üstün tasnif ve gözlem dürtüsüne sahip canlı türü, kolaylıkla herkesi bölebilir çeşitli sınıflara. Sen hangisisin peki kendine şöyle bir baktığında?

2 yorum

  • profil
  • profil

Yorum Yaz