Belediyece Mücadeleler... İlaçlasak Da Mı Yıkasak, İlaçlamasak Da Mı?

Belediyece Mücadeleler... İlaçlasak Da Mı Yıkasak, İlaçlamasak Da Mı?


 

Ocak ayında Nüfusu 1.4 Milyarı aşan Çin’de pangolin veya yarasa yiyen birileri hastalandı, işte global dünya, bireysel hareketlilik derken biz Nisan’ı evlerimizle karşılıyoruz. Evde olmayanlar hastalık korkusu taşıyor, telefonumuza arka plan yaptığımız ikonik meydanlarda sahra hastaneleri kuruluyor. Alıştığımızın çok dışında zamanlar yaşıyoruz, belki iki nesil öncesinden anlatılan salgın ve kıtlık hikayeleri kadar fantastik geliyor bu yaşananlar. Ve bu alışılmadık zamanlarda alışılmadık önlemler sardı her yanımızı.

 

Ülke genelinde Corona ile mücadele her noktada sürerken, belediyeler de virüsle ile ilgili ciddi önlemler alıyor. Nevşehir Belediye'sinin "Foşur Foşur Yıkadık" notuyla paylaştığı video, en çok konuşulanlardandı...

 

Sosyal medya belediyeciliği denen şey sardı her yanımızı. Bir baktık ki Ak Partilisi, Chp’lisi bütün belediyeler etkileşim sarhoşluğu yaşıyor. Hepsi dört bir koldan takipçilerinin, pardon seçmenlerinin hoşuna gidecek içerik üretme peşindeler. Bu içerik üretme derdi belediyelerin gerçekten neler yapması gerektiğiyle aslında yapabildiği arasındaki farkı da azaltıyor muhtemelen. Yani bayağı etkili bir yöntem. Çünkü belediyelere şikayet sosyal medya üzerinden geliyor, gerçekten sokakta, sosyal medya kullanmayan ve bir sürü sebepten tepkisini gösteremeyen vatandaşın ne istediğini kimse bilmiyor, farkında değil ve bir bakıma onlar yeni sessiz yığınlar.

 

Bir diğer sessiz yığınlar ise “uzmanlar”. Uzmanlardan kastımız nedir? Herhangi bir konuda, mesela pandemiyle mücadele gibi tumturaklı, birkaç alanda uzmanlık gerektiren bir konuda ses çıkarması gereken, birkaç alanın uzmanı insanlar. İşte bu insanları Bilim Kurulu hariç pek ortalıkta göremedik ne yazık ki. Çünkü görsek şunu soracaktık: Bu kadar dezenfektan eklenmiş, muhtemelen köpürtmesi için deterjan da eklenmiş sularla yolları, caddeleri yıkamak salgında cidden etkili mi?

 

 

 

Aslında belediyelerin bu çılgınlığı karşısında, altına eklenmiş eğlenceli müzikle yayılan videoların esrekliğinde şunları sormak lazım:

 

1- Virüs yerden bulaşıyor mu? Uzmanlara göre virüs solunum yoluyla bulaşıyor, hasta insanlarla aynı ortamda kapalı durmak, doğrudan damlacıklara maruz kalmak hastalığın yayılmasında en önemli etken. Sosyal mesafeyi korumamak, insanların burnuna dibinde durarak konuşmak da büyük risk. Peki asfalttan bulaşıyor mu? Bilmiyoruz. Bu konuda herhangi bir araştırmaya rastlamadık, dünya çapında alınan önlemleri izliyoruz, sokakları deterjanlı suyla yıkamaya rastlayamadık.

 

2- Bu virüs salgınıyla mücadele ederken en büyük sorunlarımızdan birisi toplumsal mesafeyi koruyamamak ne yazık ki. Nüfus yoğun, metrekareye düşen insan sayısı fazla. Bu durumda kapalı yerlerde iç içe çalışıyor insanlar. Belediyelerin maske, eldiven, dezenfektan dağıtmak, işsiz kalan insanlara yardım için organize olmak gibi sorumlulukları varken foşur foşur cadde yıkaması nasıl bir etki sağlıyor?

 

3- Aslında konuşmadığımız en büyük sorunlardan birisi de yer altı sularının kirlenmesi ve su israfı. İSKİ’nin açıkladığı verilere göre İstanbul’da su oranı son beş yılın en kritik seviyesinde, üstelik yağışlı dönemi geride bırakmak üzereyiz. Anadolu son on yılın en kurak kışlarından birisini geçirdi. Yani su sıkıntısı yaşanması muhtemel. Bu şartlar altında dahi sokakları yıkamak ne kadar mantıklı?

 

4- Yer altı sularına karışan bu kadar deterjan, dezenfektan malzeme, kimyasallar uzun vadede neye yol açacak? İçme suları kirleniyor, denizler kirleniyor, bu sularla beslenen bitkiler, hayvanlar, doğa bütünüyle kirleniyor. Bu kirlenmenin kanser başta olmak üzere başka hastalıklara davetiye çıkaracağını ve uzun vadede en az salgının kendisi kadar zararlı olacağını düşünmek “Şu salgını atlatalım da bakarız” diyemeyeceğimiz bir durum değil mi?

 

 

1 yorum

  • profil

Yorum Yaz